Güncel Türkçe Sözlük
sıkışmak
-
nsz Kalabalıktan dolayı birbirine çok yaklaşmak
"Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar." - M. Ş. Esendal
- İki şey arasında kalmak
"Parmağı kapıya sıkışmış." - Yerinden oynamamak
"Vida sıkışmış." - Dar bir yere zorla sığmak veya sığdırılmak
"Karşıda apartmanın köşesine sıkışmış baraka kahveden bir adam, bir kürek ateş çıkardı." - M. Ş. Esendal
- Zor bir durumda kalmak
"Osmanlı İmparatorluğu sıkışınca üç milyon asker çıkarabiliyordu." - E. İ. Benice
- Sıkıntı ve darlık vermek, çarpıntı duymak
"Göğsü sıkışmış." - Tuvalet ihtiyacı gelmek
"sıkışmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Öte yandan epitel bütünlüğü bozulmamış cilt teması, el sıkışmak, sarılmak, birlikte yemek yemek, aynı tuvaletin kullanımı gibi sosyal ilişkiler ile bulaşmaz.
Kendisiyle el sıkışmak için sabırsızlanıyorum, onunla tanışmak benim için ayrıcalık olacak.
Bu durumu fark eden Kim ise Moon ile el sıkışmak için gelen 28 yaşındaki eşine yol açmak için foto muhabirini elinin tersi ile itiyor.