Güncel Türkçe Sözlük
-
sıfat Sancıya tutulan, sancısı olan
"Yatağının içinde, sancılı bir adam gibi dönüp durdu." - P. Safa
- Sancı veren
"Sancılı bir öksürükle öksürerek ağlamaya başladım." - A. Gündüz
- Sıkıntılı
"Terör olaylarının tedirgin, sancılı seyircileriyiz." - A. Ağaoğlu
"sancılı" kelimesinin kullanım örnekleri.
Arada birkaç gevşeme, kıkırdama fırsatı verse de bütününde sancılı bir öykü bu.
Mahkeme heyeti sanık Kemal Sancılı'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek, Ayşe Necmiye Alpay'ın duruşmaları takip ediyor olmasını gözönünde bulundurarak duruşmalardan vareste tutulmasına hükmetti.
Kitaplarımın çıkış noktası ise gençlerin bu dönemi daha sallantısız ve mümkün olduğunca az sancılı atlatmalarıdır.
Kuruntulu, kuşkulu, kutuplu, vehimli, sancılı, güvensiz, sığıntı zihniyetlerden fetih değil şahsiyetlerinin defni çıkar.
Bu geçiş sancılı oldu ama sonraki toparlanış bizim için çok önemliydi.
Bu süreç içinde imza attığımız irili ufaklı sponsorluklar, bağış kampanyaları, destek çağrıları içinden geçtiğimiz bu sancılı süreçte yola devam edebilmemizi sağladı.