"sarılmak" ne demek

"sarılmak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Biz herhangi bir zamanda aklımızın herhangi bir köşesinden bu zulüme başkaldırmak için silaha sarılmak geldi mi?

Öte yandan epitel bütünlüğü bozulmamış cilt teması, el sıkışmak, sarılmak, birlikte yemek yemek, aynı tuvaletin kullanımı gibi sosyal ilişkiler ile bulaşmaz.

Gün, birbirimize daha sıkı sarılmak, cennet vatanımızı kan gölüne çevirmek isteyenleri bu muhteşem tabloyla kahretmek günüdür.

O der ki 'Evlat, bir kefene sarılmadan önce, bin gönüle sarılmak gerekir.

Şehit Uzman Çavuş Kuvat toprağa verilirken kardeşi Adem Kuvat, tabuta sarılmak için gözyaşlarına boğuldu.

Siz öpüşüp sarılmak için hamle yaparsanız, karşınızdaki kişi hasta bile olsa bazı durumlarda nezaketen kendini geri çekemeyebilir.

İhtiyacı bazen sarılmak, ninni dinlemek, sesinizi duymak, öpülüp okşanmak veya oynamaktır.

Sarılmak gibi küçük ya da büyük temaslar beyin için doğal bir oksitoksin salgılama mekanizmasıdır böylelikle de sosyal bağları ve güçlendirerek yakınlık sağlar.

El ele tutuşmak, kol kola girmek, içine alırcasına sımsıkı sarılmak bir mucize olmadığı sürece benim yapamayacağım şeyler ama omuzlarıma değil de bacaklarıma baktığım zaman yapabileceğim daha başka birçok şey var.

Kürsüye yürümek, hatibi susturmak, birbirinin boğazına sarılmak, yumruklaşmak için hiçbir nedenleri yok.

Cinsel suistimale uğrayan çocuklar herhangibir yakınına sarılmak ya da kendilerini öptürmek istemeyebilir.