Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
savurmak
  • -i Havaya atıp dağıtmak, saçmak
    "İşçiler buğdayı savurmakta ve taneyi samandan ayırmaktadır." - N. F. Kısakürek
  • Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak
  • Kaldırıp atmak, fırlatmak
    "Adam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu." - N. Eray
  • nsz Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak
    "Kılıç savurmak. Değnek savurmak."
  • Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek
    "Sarnıcın suyunu savurmak."
  • Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak
    "Ayaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı." - P. Safa
  • nsz Yalan, küfür vb. söylemek
    "Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti." - H. Taner
  • Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek
    "Paraları savurmak."

"savurmak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Kendi saha seyircisi önünde sağa sola savurmak ne güzel değil mi, dayılanmak, efelenmek.

Elitaş, bugün Cumhuriyet Halk Partisinin vaatlerine baktıkları zaman, AK Parti'nin 15 yıldan bugüne getirdiği Türkiye'deki imkanları dağıtarak ülkeyi sanki 15 yıl öncesinin yoksulu haline götürmek için har vurup harman savurmak, mirasyedi gibi bir davranış içinde olduğunu gördüklerini anlattı.

AK Parti ile birlikte artık görev zararının değil, üretimin verimli olması, ihtiyaçların en iyi şekilde karşılanması ve şirketlerin har vurup harman savurmak yerine daha uygun şartlarla üretim maliyetlerini oluşturması arzu edildi.