Could not find any definition of word "sayıklayan"
"sayıklayan" kelimesinin kullanım örnekleri.
Çocuklarının isimlerini sayıklayan baba Erdal Omaca güçlükle sakinleştirildi.
Ekipler, uyuşturucunun etkisiyle sayıklayan ve yerden kalkamayan gençleri ambulansla Ünye Devlet Hastanesine kaldırdı.
Değişik etapların olduğu gündüz tatbikatında, eşinin adını sayıklayan alkollü bir vatandaşa müdahalede yer aldığı, yapılan tatbikatların her bölümünde de yine sağlık çalışanları hasta ya da yaralı olarak rol aldığı, bazı etaplarda da cansız mankenlerin de kullanıldığı öğrenildi.
Büyük üzüntü yaşayan ve sürekli çocuklarının ismini sayıklayan 2 babayı, yakınları teselli etmeye çalıştı.
Uykusunda sürekli annesini sayıklayan Merve Hamza, kayıp babası ve kardeşinin bulunmasını istiyor.
Büyük üzüntü yaşayan ve sürekli çocuklarının ismini sayıklayan babayı, burada mesai arkadaşları yalnız bırakmadı.