"sirayet" ne demek

"sirayet" kelimesinin kullanım örnekleri.

Toplumumuzun tüm kesimlerine gayri ahlakilik adına ne varsa hepsinin son dönemde artarak sirayet ettiğini ve İslami zedelenme ile karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.

Bu ülkede giderek artan ve ana akım siyasete dahi sirayet eden aşırı sağ ve ırkçı eğilimleri görmezden gelmeye son vermeli, bu konuda gerekli vicdani muhasebeyi yaparak etkili tedbirler almalıdır.

Siyasetten bürokrasiye ve iş dünyasına kadar her yere sirayet etmiş hastalıklı bir zihniyet, eski alışkanlıklarında direniyor.

Yaptıkları projeler, etkinlikler ve ortak akılla engellilerin sorunlarının çözülmesi, yetkilere iletilmesi ile dur durak bilmeyen Engelliler Meclisi topluma sosyal farkındalık teması ile ince mesajlarda verdiğini belirten Meclis Koordinatörü Keleşoğlu, meclisin bünyesinde bulunan üyelerin siyaseti, bürokrasiyi, sivil toplum örgütlerinin hiyerarşik yapısını iyi bilmesi, üyelerin hemşehrilik bağlarının sımsıkı olması ve aktivistlik özellikleri ile başarı dallarına sirayet eden Engelliler Meclisi yerel ve ulusal kanallarda bile gündeme gelmeyi başardığını belirtti.

Küçük gibi gözüken bu kavganın devamının geleceğini ve her iki kardeşin çocuklarına da sirayet edeceğini düşünerek sadece elimdeki dosya için değil yeni dosyalar oluşmaması ve tarafların ilelebet sulh olması için her iki aileyle de toplu görüşme sağladım.

Maalesef alçak FETÖ örgütü devletimizin kılcal damarlarına nasıl sirayet ettiyse bu tarihi mekanı da tabiri caizse uzun yıllar işgal etmiş.

Halka sirayet edemeyince, iktidarda olamadı ve böylece mostralık olarak kaldı!

Meydana gelen bu birlikteliğin yerele ve ulusala sirayet etmesi gerektiği vuku bulmuştu.

Bir miktar kazıklar çakılmak suretiyle denize yol genişletmesi düşünülmüş ve bu da Şemsi Paşa Camii önünde sirayet eden bir nokta.