Güncel Türkçe Sözlük
-
-i, -le Bir kimsenin herhangi bir suç işlediğini öne
sürmek, itham etmek
"Dikkatle yüzüne bakıyorum ama beni suçladığına ilişkin hiçbir belirti göremiyorum." - A. Ümit
Tarama Sözlüğü
Suçlandırmak, suç isnad etmek.
"suçlamak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Söz kesmek, dinlememek, kıyaslamak, genellemek, suçlamak, değersizleştirmek, akıl okumak, bilmişlik iletişim değildir.
Ancak Milliyetçi Hareket Partisini meydanlarda hakir görmek, tariz ve tenkitle suçlamak siyasi ahlak ve basirete asla sığmayacaktır.
Hiç kimseyi tam anlamıyla suçlamak istemedim, hiç kimseye tam anlamıyla da hak vermek istemedim ama ille de birinin tarafını tutmam gerekirse küçük kızın tarafını tutuyorum.
Şüphelinin şüpheli olduğunu böyle kuvvetle gösteren karine olmadan kimseyi suçlamak istemeyiz.
Şu anda kişileri suçlamak, bundan pay çıkarmak, bu durumu körüklemek yine futbola zarar verecektir.
Öncelikle kadın arkadaşlarıyla görüşmesini engellemek, kıyafetlerine karışmak, kadının kendi ailesiyle görüşmesini sınırlamak, kadının her zaman nerde olduğunu bilmek istemek, para konusunda güvensizlik, sadakatsiz olmakla suçlamak gibi davranışlarla başlar.
Sızlanmak ve suçlamak yerine problemler üzerine düşünmek bir şeyleri daha net görmenizi sağlar.
Artık sen beysin, devlet reisisin bundan sonra öfke bize uysallık sana yani bey öfkelenmeyecek, bey tokat tekme atmayacaksın, bey böyle olur böyle olmayan bey olmaz suçlamak bize katlanmak sana ama bizde ne oluyor bey suçlamaya çalışıyor ve biz katlanıyoruz böyle şey olur mu?
Ama bütün Siirtlileri suçlamak, onları ahlak dışı ifadelerle vasıflandırmak ve bütün toplumu suçlu gibi göstermenin basın ahlakına çok uymadığını ifade etmeyi kendi açımdan bir vazife olarak telaki ederim.
Birbirimizi suçlamak, yaftalamak yerine problemlerimizi, dertlerimizi sıralayıp, çözüm için çıkıp projelerimizi anlatalım.
Muhalefetin silahlı kanadına baskı yapmayı reddedip bizleri BM Güvenlik Konseyi'nin çalışmalarını engellemekle suçlamak en basit terimiyle ahlaksızca bir şey'' ifadesini kullandı.