Yazın Terimleri Sözlüğü
Sultan düğünlerini, büyük şölenleri konu edinen divan koşuk türü.
Vikipedi
Surname, Osmanlı dönemi Türk edebiyatında şenlikler hakkında yazılan edebî metinlerin genel adıdır.Gülsüm Ezgi Korkmaz, Surnâmelerde 1582 Şenliği, Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Haziran 2004
Osmanlı döneminde padişah çocuklarının doğum ve sünnet törenleriyle padişah kızlarının düğün törenlerini anlatan manzum, mensur ya da manzum-mensur karışık yazılan eserler genellikle Surnâme adını taşır.Hatice Aynur, Sûrname Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 37, Yıl 2009 Suriyye adıyla kaside şeklinde yazılan şiirlerle “tarih manzumeleri” de bu tür içinde değerlendirilir. Surnâmeler sadece sarayın düzenlediği törenleri konu edinirken sûriyyelerle bu merasimlerin yılını belirleyen tarih manzumelerinde hem sarayın hem bu çevrenin dışında kalan kişilerin düzenlediği törenler anlatılmaktadır.
Şehzadelerin sünnet törenleri için yapılan şenlikler “sûr-ı hıtân”, padişah kızlarının nişan ve evlenmeleri vesilesiyle düzenlenenler “sûr-ı cihaz”, padişah çocuklarının doğumu dolayısıyla tertiplenenler “velâdet-i hümâyun” şenlikleri olarak adlandırılır ve surnâmelerin konusunu oluştururlar Yazarlar, bir şenliğin ardından kendi istekleriyle yahut padişahın ya da “sûr emini” adı verilen şenlikten sorumlu kişinin emriyle bu eserleri meydana getirmişlerdir. Kimi sûrnâmelerde eğlencelerin niteliğine, kiminde esnaf alaylarının anlatımına ağırlık verilir. Şenlikler minyatürlerle de tasvir edilir. Nakkaş Osman’ın resimlediği Surname-i Hümayun ile Levni’nin resimlediği Surname-i Vehbi minyatür sanatının en önemli eserlerinden kabul edilir.
Osmanlı’da düzenlendiği tespit edilmiş 556 kadarı düğün ve şenlikten 11 tanesi bağımsız birer eser olarak yazılmış sûrnâmelere konu olmuş; bu 11 tören için toplam on dokuz eser yazılmıştır. Söz konusu sûrnâmelerden 9 tanesi evlilik törenlerini, 7 tanesi sünnet törenlerini, 2 tanesi hem evlilik hem sünnet törenlerini ve iki tanesi de padişah kızlarının doğumunu anlatmaktadır.
Bağımsız surnâmelerin bilinen ilk örnekleri, III. Murad’ın oğlu Şehzade Mehmed’in 1582’de yapılan sünnet töreni için Âlî Mustafa Efendinin ve İntizâmî’nin yazdığı eserlerdir. Bu iki eserle birlikte sûrnâme bağımsız bir edebî tür olarak ortaya çıkmıştır. Kökünün Anadolu halk düğünlerindeki hediye kayıtlarının tutulması geleneğine bağlı olduğu düşünülür. Ancak surnameler sadece hediye listelerini değil, şenlik eğlencelerine ve geçit alaylarına dair pek çok ayrıntılı anlatımı içerir.
Surnâmeler Osmanlı sarayının ve toplumun belirli günlerdeki hayatını, zevk ve eğlence anlayışını, kıyafetlerini, törenlerini, mûsikisini, oyun ve eğlence şekillerini, dönemin geleneklerini anlatması bakımından kültür tarihi, sosyoloji ve halk bilimi açısından kaynak değeri taşımaktadır. Yazıldığı devrin kelime, deyim ve terim varlığını, kullanım özelliklerini göstermesi surnâmeleri dil ve edebiyat bakımından da önemli kılmaktadır. Müellifin padişahın ihsanına kavuşmak ya da atiyye elde etmek amacıyla yazması, olayların abartılı, eğlencelerin haddinden fazla övüldüğü, olağandan farklı ifadelerin kullanılmasına neden olmuştur ancak yine de surnameler şenliğin gerçekleştiği dönemle ilgili değerli bilgiler sağlamaktadır.Mehmet Işık, Siyaset ve Şenlik 1836 Sûr-ı Hümayûnu, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2014