Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
tutarak
  • isim Sara
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
tutarak

Sara hastalığı.

"tutarak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Muhtarların görev yaptıkları bölgelerde, gerek bölge sorunu, gerek komşuluk, gerekse aile ilişkilerine kadar herşeyle ilgilenmeye çalıştığını ifade eden Bilgin, köyündeki, mahallesindeki her bir konuyla kendisini sorumlu tutarak yakından ilgilendiğini ve alakadar olduğunu belirtti.

Sakarya’nın Karasu ilçesinde geçimini balık tutarak kazanan bazı vatandaşlar denizdeki fırtınaya aldırış etmeden adeta dalgalara meydan okuyarak balığa açıldılar.

Bizde bu yıl mevcut başarıyı daha da arttırtmak amacıyla işi dönem başından sıkı tutarak, ilçemizdeki öğrencilerin durumlarını takip etmek ve eğitimdeki başarılarını arttırmak amacıyla kaymakamlığımız öncülüğünde TEOG İzleme Komisyonu kurduk.

İlçelerden, ilçe dışından getirilmiş, bakışlarında adeta bir örgüt militanı gibi davranan kitleler, adeta bir baskılama yaparak, hem karşıt partiyi hem de kendi meclis üyelerini adeta baskı altında tutarak, her bir meclis üyesinin arkasına neredeyse adam takarak, yürütülen bir seçim ortamı demokratik değil, antidemokratiktir.

Tüm bölgenin belleme çalışmasının ardından tesviye yapılmasına müteakip çiçek dikimine başlayan ekipler görsel güzelliğin yanı sıra kalıcılığı da ön planda tutarak, her dönem yeşil kalacak, bitki ve çalıların dikimine ağırlık veriyor.

E, kadını kolundan tutarak zorla araca bindirmek istedi ve bu sırada otomobili hareket ettirdi.

Bir yıl önce ayrılan çiftin yeniden bir araya gelmesiyle giriştikleri evlilik ve ayrılık süreçlerinin ironik ve gülmeceyle yüklü bir sorgulamasını konu edinen Ayrılık, budalalık ve uyumsuzluklar üzerine, çok sıradan olanın içindeki tuhaflığa büyüteç tutarak, izleyiciyi şaşırtan, kucaklayan, zekasını önemseyen bir komedi.

Bir yıl önce ayrılan çiftin yeniden bir araya gelmesiyle giriştikleri evlilik ve ayrılık süreçlerinin ironik ve gülmeceyle yüklü bir sorgulamasını konu edinen Ayrılık, budalalık ve uyumsuzluklar üzerine çok sıradan olanın içindeki tuhaflığa büyüteç tutarak izleyiciyi şaşırtan, kucaklayan, zekasını önemseyen bir komedi.

Zararlı böcekleri doğal denge sınırında tutarak, popülasyon artışı yapmalarını önlemek suretiyle, biyolojik savaşta önemli rol oynayan böcekçil kuşların korunması ve çoğalmalarını sağlamak için kuş yuvaları yapılarak tekniğine uygun bir şekilde ormanlara asıyoruz.

Uzun süre dizlerinizin üstüne oturmak, çömelme hareketi yaparak uzun süre o pozisyonda durmak, sandalyeye oturduğunuzda ayakları sandalye altına yani geriye atmak veya iş yapmak için dizi saatlerce bükülü tutarak dizleri zorlamak, Bu gibi durumlarda diz kıkırdağında yumuşama olacağı için dizde ağrı meydana gelir.

Kontrolü elinde tutarak yarışı baştan sonuna kadar önde götüren Vettel, damalı bayrağı ilk sırada geçti.

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara dair toplumsal damgalama nedeniyle birçok kişinin HIV testi ve diğer bulaşıcı enfeksiyonları yaptırmaktan kaçındığına dikkat çeken merkez yetkilileri kişilerin kimliğini gizli tutarak test yaptıklarını vurguladı.

HIV enfeksiyonuna dair toplumsal damgalama nedeniyle birçok kişinin HIV testi yaptırmaktan kaçındığına vurgu yapan merkez yetkilileri kişilerin kimliğini gizli tutarak test yapıyor.

Bunu da günde bir iki defe yapmaları yeterli, ayrıca zaman tutarak soru çözmeleri sınav esnasında zamanı daha iyi yönlendirmeleri konusunda katkı sunar.

Engelli çocukları vasıtasıyla tanıştılar Ritm grubunda yer alan Sevgi Güler, engelli anneleri ile birlikte oluşturdukları grupta zil, darbuka, def gibi müzik aletleri ile ritm tutarak çeşitli aktivitelerde yer aldıklarını söyledi.