Güncel Türkçe Sözlük
-
-i Elde bulundurmak, ele almak
"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- Ele geçirmek, yakalamak
"Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." - Ö. Seyfettin
- Avlamak
"Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." - R. H. Karay
- Yanında bulundurmak, alıkoymak
"Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!" - Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif
etmek
"Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." - S. F. Abasıyanık
- Kaplamak
"Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." - T. Buğra
- Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak,
kalmak
"Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." - S. F. Abasıyanık
- Denetimi ve yetkisi altına almak
- Desteklemek, birinden yana çıkmak
- 10. Benimsemek, beğenmek
"Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." - T. Buğra
- 11. Gereğini yapmak, yerine getirmek
"Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti." - 12. Uygun gelmek, çelişmez olmak
"Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." - R. N. Güntekin
- 13. Kapatmak, sarmak
- 14. Hizmetine almak veya kiralamak
"Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim." - P. Safa
- 15. Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek
"Yapıyı geniş tuttu." - 16. Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek,
yerine gelmek, varmak
"Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." - M. Ş. Esendal
- 17. Ulaşmak, varmak
"Hayvanlar, Bağdat Caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." - S. M. Alus
- 18. Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak
"Aldığım şeyler bin lira tuttu." - 19. Uğramak
"Vapur İzmir'i tutmayacakmış." - 20. Herhangi bir durumda bulundurmak
"Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." - H. Taner
- 21. Varsaymak, farz etmek
"Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." - M. Ş. Esendal
- 22. -i, -e Hedef olarak almak
"Taşa tutmak." - 23. -i, -e Alacağa veya vereceğe saymak
"On bin lirayı borcunuza tuttum." - 24. -i, -e Yaklaştırmak
"Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." - A. Ş. Hisar
- 25. Kullanmak
"Yaşmak tutmak. Ustura tutmak." - 26. Bağlamak
"Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." - B. S. Erdoğan
- 27. nsz Beklenen sonucu vermek
"Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez." - Ş. Rado
- 28. nsz İş görebilmek
"Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." - T. Buğra
- 29. nsz Sürmek, zaman almak
"Bu iş iki saat tuttu." - 30. nsz Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak
"Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu." - 31. Bir şeyi kullanması için uzatmak
"Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır." - T. Buğra
- 32. Sunmak
"Konuklara şeker tutmak." - 33. İşgal etmek
- 34. İzlemek
"Tepeden inince Değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." - R. H. Karay
- 35. Bırakmamak
"Baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." - P. Safa
- 36. Sarmak, bürümek
"Hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" - Halk türküsü
- 37. Asılmak, kuvvetlice sarılmak
"Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." - P. Safa
- 38. Bir kimsenin yerini almak
"Bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." - Y. K. Karaosmanoğlu
- 39. Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek
- 40. Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak
"Kapıyı açık tutmayın." - 41. Bir yerde kalmasını sağlamak
- 42. Bir sanat eseri geniş ilgi görmek
"Eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." - C. Uçuk
- 43. Biriktirmek, tasarruf etmek
"Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. Ay başına kadar bana ödünç versene." - M. Ş. Esendal
- 44. Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj
- 45. Başlamak
"Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi." - F. R. Atay
- 46. Bir şey düşünmek
"Herkes aklından bir sayı tutsun." - 47. spor Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu
yakından izlemek, markaja almak
Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu
bk. yakalamak
Zanaat Terimleri Sözlüğü
bk. tutak (I)
Tarama Sözlüğü
bk. dutmak.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Yeni bir şeyi ilk kez kullanmak : Yeni aldığım tencereyi tuttum.
"tutmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Karamermer, "Tanrı’ya, vatanıma karşı görevlerimi yerine getireceğime, izcilik türesine uyacağıma, başkalarına her zaman yardımda bulunacağıma, kendimi bedence sağlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için elimden geleni yapacağıma şerefim üzerine ant içerim" şeklindeki izci andının büyük mana taşıdığına da dikkat çekti.
Gerek sürücülerimizi yaptıkları denetimlerle algılanan yakalanma riskini algılatmak bir farkındalık yaratmak suretiyle sürücülerimizi daha uyanık tutmak kazalar konusunda onları daha canlı bir şekilde kurallara uymak için farkındalık oluşturmak yönünde tedbirler alınmakta.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi hedefleyen bir çok kötü alışkanlık ve tuzak olduğunu hatırlatan Akkaya, onları bu tehlikelerden uzak tutmak için sporun çok önemli bir argüman olduğunu vurguladı.
Yeni yılda sigara tiryakilerini bu alışkanlıklarından uzak tutmak için paketlerin üzerinde hafif, zararsız, doğal tütün veya aromasız gibi ek yazılar da yasaklıyor.
Çocukları teknoloji bağımlılığından uzak tutmak, sosyal gelişimleri ve aile içi iletişimlerini arttırmak amacıyla Menderes Belediyesi tarafından, "Arkadaşım Ben Geldim" isimli tiyatro oyununu sergilenmeye başlandı.
Tarımsal üretimde esas amaç hem bugün hem de gelecek için birim alanında sürekli ve fazla ürün almak olduğuna göre, tarım topraklarımızın verimliliğini artmak ve üretken durumda tutmak zorundayız.
Farkındalığın artırılma çabalarının sarf edildiği, prematüre doğumları azaltmak ve prematüre bebekleri sağlıklı tutmak daha nelerin yapılabileceği tartışıldığı ortamlar oluşturmak için bugünler kutlanmakta” şeklinde konuştu.
Sapan, "Özellikle ev içinde nemi yüzde 50'nin altında tutmak, ortam sıcaklığını 21-22 derecenin üzerine çıkarmamak astımlı çocuğu olanlarda ve tüm insanlar için son derece önemlidir.
İnsanlar daha bilinçli olmalı ve çevreyi temiz tutmak için çöplerini çöp kutularına atmalı.
Gençleri sanatsal faaliyetlere yönlendirmek, kötü alışkanlıklardan uzak tutmak ve tiyatro sevgisini aşılayabilmek amacıyla düzenlenen organizasyon, kent genelindeki 16 lise öğrencilerinin sahneleyeceği çeşitli oyunlarla 18 Mayıs tarihine kadar sürecek.
Bir tarafa basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğü getirmek, diğer tarafı ise, dürüst davranma ve iyi niyet ilkesinden muaf tutmak en büyük hukuksuzluk ve haksızlık olur.
Bu millet, bundan sonra da başını dik tutmak için, onuru haysiyeti için, zulme başkaldırmak için elbette şehit verecektir.
Aşılar soğuk zincirde bekletilmek zorunda olduğundan kimse elinde fazladan aşı tutmak, stoklamak riskine girmiyor.
Amerikan tahvil faizlerinin yükseldiği bir ortamda diğer ülke hazineleri piyasalardan borçlanabilmek için faizlerini yüksek tutmak zorunda kalacaklar.
Oyun oynarken akıllı telefonunuzu yerinde tutmak için merkezde yerleşik bir braket var.