Kelime tanımını bul

Could not find any definition of word "uyutan"

"uyutan" kelimesinin kullanım örnekleri.

Bu zulmü ve cinayetleri işleyenleri nefretle telin ederken, yıllardır hümanizma şarkılarıyla, insan hakları, demokrasi, adalet ve eşitlik iddialarıyla insanları uyutan, ama bu vahşeti sadece seyreden veya timsah gözyaşlarıyla takip eden emperyalistleri en ağır şekilde kınıyoruz.

Roman, tüm dünyayı sürdürülebilir yeşil enerji ürettiği masalıyla uyutan dev bir holdingin enerji rezervini, genetiğiyle oynanmış hayvanlardan elde etmesi üzerinden ilerleyecek.

Evde kadınlara ikram ettikleri içeceklerin içerisine ilaç koyarak onları uyutan çete daha sonra da soyarak çıplak fotoğraflarını çekti.

Domuzu kuyudan çıkartmak için uyutan ekipler uzun uğraşlar sonucu hayvanı kurtardı.

Rasim Ozan Kütahyalı'ya gazoz veren ve onu uyutan Abdülkerim Durmaz büyük tepki gördü.