Güncel Türkçe Sözlük
-
zarf Vicdan bakımından
"Yoksa vazife başında bulunmadığım için vicdanen rahatsız ve hükûmet doktoru olarak da belki mesut olacaktım." - R. N. Güntekin
"vicdanen" kelimesinin kullanım örnekleri.
Öğretmensiz bir toplum ruhen, fikren, ahlaken ve vicdanen fakir düşecek, geride kalacak, bu yüzden canlılık emarelerini kaybedecektir” ifadelerini kullandı.
Öğretmensiz bir toplum ruhen, fikren, ahlaken ve vicdanen çökmeye mahkum olur, daima geride kalır ve nihayetinde canlılık emarelerini kaybeder.
Öğretmensiz bir toplum ruhen, fikren, ahlaken ve vicdanen fakir düşecek, geride kalacak, bu yüzden canlılık emarelerini kaybedecektir.
Kadınların ve çocukların korunması bakımından bu tür kişilerin ceza infaz kurumunda bulunması kanunen, ahlaken ve vicdanen gerekmektedir" dedi.
Medeniyetimizin yarınları olan çocuklarımızın ve gençlerimizin fikren, vicdanen ve ahlaken iyi yetişmesi kendilerini öğrencilerine adamış bilginin taşıyıcısı ve sözcüsü öğretmenlerimizden geçmektedir.
Çocuklarını bedenen, zihnen, aklen ve vicdanen iyi yetiştiremeyen toplumlar aslında geleceklerini kör bir karanlığa teslim etmektedirler.
B'nin düşen parayı aldıktan sonra vicdanen hep huzursuzluk yaşadığını, umreye gitmeden önce helalleşmek istediğini ifade ettiğini belirtti.
Gerçekten o çocuklarla ilgilenmek hem vicdanen hem fiziken öğretmenlerimizi oldukça yıpratıyor ama bunu yinede severek yapıyorlar.
Bu sayede ondan el almadan sonra kariyer basamaklarındaki bütün zorluklara karşı dayanıklı olmayı, sebat etmeyi ve zorlukları gördüğümde yılmamayı, kaçmamayı, herkes hata yaptığımı söylediğinde doğru yaptığıma vicdanen inanıyorsam sonuna kadar gitme kararlılığında olmayı ondan öğrendim.
Bir yandan emek veren, ter akıtan, helal lokması için çırpınan milyonlar, diğer yandan da milletin sırtından geçinen, fildişi kulelerinde vicdanen ve fikren sefalet, fiilen ve fiziken sefahat içinde yaşayan küçük bir azınlık ve kaymak tabaka.
Ben ise sizin ahlaken ve vicdanen tefessüh etmiş olduğunuzu zaten biliyordum.