Could not find any definition of word "yıpratan"
"yıpratan" kelimesinin kullanım örnekleri.
Biz hiçbir zaman siyasi kuruluşumuz içinde birbirimizi yıpratan rakipler olmadık.
Her defasında onu yıpratan Demir ve kızı Öykü arasında duygu dolu anlar yaşanıyor.
Veteriner hekimleri yıpratan bu yayınlara rağmen mesleki kurallara bağlı olarak veteriner hekim meslektaşlarımız görev ve sorumluluklarının bilinci içinde gayretli çalışmaları artarak devam edeceklerini bu açıklama ile bir kez daha bildiririz.
Bir milyon avroluk bir oyuncumuz olmadığı için daha çok koşan, mücadele eden, takımı yıpratan oyuncularımız var.
Onun için birbirimizi yoran yıpratan konulara değil, ülkemizi daha da ileri taşıyacak konulara daha çok zaman ayırmamız lazım.