"yaşatabilme" ne demek

"yaşatabilme" kelimesinin kullanım örnekleri.

Açar, münazara yarışmasıyla çocukların özgüven duygularını geliştirmek, farklı görüşleri bir arada yaşatabilme ve empati kurma duygularını artırmak, düşüncelerini bir topluluk karşısında daha iyi ifade edebilmelerini sağlamak ve herhangi bir konuda araştırma yapma, tez- antitez üretme ve istatistiki bilgiler yolu ile savunma becerilerinin gelişmesine ortam hazırlamanın amaçlandığını belirtti.

Demokrasiyi, parlamenter sistemi yaşatabilme adına, cumhuriyetimizi kazanabilme ve yaşatabilme adına böyle bir birlikteliğe, böyle bir demokrasi anlayışına ihtiyaç vardı.

Sonra hastanedeki çocuklar ve ailelerini düşündüm, normal yaşamdaki olan insanlar çocuklarının eğitim telaşındayken, hastanelerdeki ailelerimiz de evlatlarını yaşatabilme telaşındalar.

Sanatı daha uzun yıllar yaşatabilme adına burada birlikte olmaya çalışacağız.

Hem teknik ekip açısından hem oyuncular açısından konuya daha vakıf olmak, öncelikle konuyu anlama dolayısıyla anlatabilme, yaşama, sonra yaşatabilme noktasında bize katkısı çok büyük.

Dolayısıyla medeniyet değerlerimizi yaşatabilme açısından da camilerimize, özellikle örflerimizin gelişmesi açısından çok büyük ihtiyacımız olduğu ve dini ibadetlerimizi yerine getirdiğimiz güzel mekanlar.