Güncel Türkçe Sözlük
- herhangi bir yerde barınmasına imkân vermemek
"Mükrimin Hoca, İslam tarihini sade öğretmez, yaşatırdı." - H. Taner
"yaşatmamak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Bizler anneler olarak, çocuklarımıza babasızlık acısını yaşatmamak adına hem anne hem de baba oluyoruz.
Ben de esnaf olduğum, esnaflıktan geldiğim için kendi yaşadığım sorunları sizlere yaşatmamak için elimden geleni yaptım, yapıyorum.
Esnaflıkta yaşadığım ya da gördüğüm sıkıntıları esnafa belediye tarafından yaşatmamak için bana verilen yetkiyi kullandım, elimden gelini yaptım.
Derdimiz idari yaptırım yapmak değil, önemli olan bu kokuyu İzmir halkına bir daha yaşatmamak.
Biz onların yüzünü güldürmek ve geçen seneki sıkıntıları yaşatmamak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Aynı trajediyi tekrar yaşamamak, evlatlarımıza yaşatmamak için önlem almak, iktidarı da önlem almaya zorlamak zorundayız.
Küçük çocukların onunla kalan sabit ebeveynlerin olduğunu anlaması için o dönemde yanında olmak, seyahat etmek gibi rutin dışı uzaklaşmaları mümkünse yaşatmamak gerekiyor.
Bizim bütün amacımız böyle sıkıntıları yaşatmamak ve yukarıya oynamak, tek düşüncemiz bu.