Could not find any definition of word "yakalayan"
"yakalayan" kelimesinin kullanım örnekleri.
Ekonomisinde ciddi çıkış yakalayan Türkiye’nin böylesine yatırımcalr için ideal bir yer alduğu ifade ediliyor.
Düzce'nin sahil kenti Akçakoca'da sezon başından bu yana bol palamut yakalayan balıkçıların, az avla limana dönmesi sebebiyle, iriliğine göre daha önce tanesi 5 ila 8 liradan satılan palamudun fiyatı 20 liraya kadar çıkıyor.
Hırsızlardan birini yakalayan polis, aldığı ifade doğrultusunda bir araziye yaptığı baskında düğer 3 şüpheliyi de yakalayarak çalınan altınları ele geçirdi.
Genç neslin düşünce ve yaklaşımlarını Eren ile yakalayan Pelin Uçarer, oğlunun geleneksellik ile yorulmamış taze ve sıra dışı yaratıcılığından da yararlanıyor.
İşte güve gözünden ilham alan İngiliz araştrma ekibi, tıpkı güveler gibi kapalı alanda dahi elektromanyetik dalgaları yakalayan grafen tabanlı materyal üretti.
Kitap alma şansını yakalayan Gürpınar hayranları kitaplarını imzalatabilmek içinde adeta birbirleriyle yarıştı.
Yazar Kilimci ile buluşta imkanı yakalayan mahalle sakini kadınlar hem kitap okudu hem de kitabın yazarlarıyla sohbet etmenin tadını çıkardı.
Görüntülerin son kısmanda ise hırsızlardan birini yakalayan ekipler, diğer iki hırsızın peşine düşüyor.
Ağırlıkları 30 kiloya kadar çıkan levrek ve minekop yakalayan Mudanyalı balıkçılar, en bereketli günlerin yaşandığını belirtti.
Genç yaşına rağmen Avlu gibi başarılı bir dizide rol alan Demet Evgar, Nursel Köse, Ceren Moray gibi oyuncularla beraber çalışma fırsatı yakalayan oyuncu birçok spor dalında da başarı sahibi.
Şüphelileri yakalayan ekipler, yaptıkları üst aramasında 3 paket halinde 62,28 gram sentetik uyuşturucu, 1 sentetik uyuşturuculu sigara ve uyuşturucu paketlemek için kullanılan materyaller ele geçirdi.