Güncel Türkçe Sözlük
-
-i Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak
"Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı." - Ölçülü, ılımlı, sakin davranmasını sağlamak,
sakinleştirmek
"O, tombul tombul iyimserliği ile beni yatıştırmak istedi." - Y. Z. Ortaç
- Yumuşatmak, razı etmek
"Ekrem'i zorla yatıştırıp bizim eve götürdüm." - A. Ümit
"yatıştırmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Maç bitiminde takımımızın yedek kulübesine kadar yürüyerek, taraftara ağza alınmayacak şekilde küfreden, tribüne çıkmaya çalışarak taraftarlarla dövüşmek isteyen Emre Belözoğlu, kendisini yatıştırmak isteyen yöneticimize de yumruk atmış, yine ağza alınmayacak sözler sarf etmiştir.
Ali Kavran ise olayda ölümden döndüğünü, tek amacının ortalığı yatıştırmak olduğunu iddia etti.
Bize düşen her iki ülkenin de insanları olarak, iki ülkeyi de seven, yasalarına saygılı insanlar olarak olayları körüklemek değil yatıştırmak olmalıydı.
Okul Müdürü İlknur Acaroğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, çocukların ve ailelerinin okula uyum süreçlerini kolaylaştırmak, heyecanlarını yatıştırmak için her yıl çeşitli hediyeler hazırladıklarını anlattı.
Tartışmanın büyümesi üzerine sevgilisinin arkadaşı olan Özbek vatandaşı İrade Ziyadullayeva araya girip ikiliyi yatıştırmak istedi.
Arbede çıkmaması için caminin etrafında hazır bulunan HDV Ulu Cami Vakfı yetkilileri, Faslıların gittiği cami vakfının yöneticileri ve bir grup gönüllü Müslüman, gösteriye tepkide bulunanları yatıştırmak için çaba gösterdi.