Could not find any definition of word "yokluğu"
"yokluğu" kelimesinin kullanım örnekleri.
Akşınlık olarak da bilinen abinizm hastalığı, genetik bir bozukluk sonucu renklenmeyi sağlayan melanin pigmenti yokluğu veya azlığından gözler, deri, saçlarda etkili oluyor.
Ersöz, yaptığı açıklamada, yaptıkları muayenede anal atrezi (bebekte makat yokluğu) tanısı konulan bebeğin, gerekli tetkik ve kontrollerin ardından ameliyat edilmesine karar verildiğini belirtti.
Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesinde yeni doğan bir bebeğe, Anal Atrezi (Bebekte makat yokluğu) tanısı konuldu.
Hasta ilk geldiğinde siyanoze (morarmış, oksijensiz kalmış), asistoli (kalbin elektriksel aktivite yokluğu) halinde idi.
Daha önceki yıllarda 4 ile 6 ay arasında değişen zaman dilimlerinde bölgede avcılık yapabilme imkanı bulan Karadenizli balıkçıların büyük çoğunluğu bu sezon balık yokluğu sebebiyle teknelerini limanlara demirlemek zorunda kaldı.
Antisosyalliğin en belirleyici özelliği olan merhametsizlik ya da empati yokluğu, maalesef toplumumuza giderek yayılmakta ve daha kötüsü çocuklarımıza da ezilmemeleri için gerekli bir nitelik gibi sunulmaktadır.
Uygun, ihracatçıların yüksek rekolteyi pazarlayabilmek için yurt dışında yürüttüğü faaliyetlere hız verdiğini, geçmişte mal yokluğu nedeniyle rafa giremedikleri Japonya, ABD, Katar gibi ülkelere yoğunlaşacaklarını bildirdi.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilecek.
İyiyi güzeli sevinci paylaştığımız gibi yokluğu imkansızlığı üzüntüyü de paylaşmaya talibiz.