Tarama Sözlüğü
Yıldızlara bakarak veya başka usullerle, gaipten haber veren, kâhin, müneccim.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Fal bakan, düş yorumlayan, gelecekte olacak şeyleri söyleyen kişi.
"yorucu" kelimesinin kullanım örnekleri.
Hele İstanbul gibi kaotik ve alabildiğine yorucu bir şehirde yaşayanlar için.
Bu önemli konuların milletimiz lehine sonuç verebilmesi, partimizin ve partililerimizin, milli meseleler karşısındaki duruşunun devamına yapacağı ince ve ustaca siyasi hamlelere, komploları ve karanlık senaryoları görme ve çözme yeteneğine, sorunları milletimize anlatabilme becerisine, mesai tanımaksızın sürdüreceği yoğun ve yorucu bir çalışma temposuna bağlı olacaktır" diye konuştu.
Uzun, yorucu ve stresli çalıma temposunda personel belli bir zaman sonra atalet sürecine girebilmektedir.
Bununla birlikte yatak odanızı boğucu ve hatta yorucu bir atmosfere sürükleme riskiniz de var.
Duygusal alanda da tepkilerimiz ve hoşnutsuzluk içeren koşullar günü oldukça yorucu kılmakta.
Safranın en çok ot döneminin zahmetli olduğunu vurgulayan Yılmaz, çiçeği topladıktan sonraki safhasında ortadaki liflerin kurutulma sürecinin yorucu geçtiğini bildirdi.
İki saat süren zorlu ve yorucu bir yürüyüşün ardından Kırkmerdiven bölgesine ulaşan doğa tutkunları, burada ilkbaharla birlikte farklı bir güzelliğe bürünen şelaleleri gezdi.
Fırıncı Engin Dağ, ramazanın son on gününün hep taplama telaşı ile geçtiğini, yorucu bir uğraş olmasına rağmen müşteri memnuniyeti ve geleneği sürdürmede aracı oldukları için mutlu olduklarını söyledi.
Zeytin yorucu ve zahmetli bir çalışmayla dalından toplanarak, çeşitli işlemlerin ardından yağa dönüştürülüyor.
Ekilen tohumların filizlenmesiyle oluşan yemyeşil bir doğanın tüm güzelliklerini barındıran eğitim yolculuğu zor, yorucu fakat bir o kadar da heyecanlı, keyifli bir maceradır.
Erzincan'ın Pınarönü köyü besicilerinden 42 yaşındaki Ali Çelik de Gümüşhane'nin Çimenli Yaylası'ndan 5 gün süren yorucu ve zahmetli yolculuğun ardından sürüsüyle birlikte Karasu Nehri kıyısına ulaştı.