Could not find any definition of word "buruşturan"
"buruşturan" kelimesinin kullanım örnekleri.
Eskiden uluslararası alanda esamesi okunmayan, hiçbir saygınlığı olmayan, pasaportunuzu verdiğinizde yüzlerini buruşturan insanlarla muhatap olan Türkiye kayboldu.
Ne otobüs duraklarındaki, sokak panolarındaki resimler, ne de onun karşısında yüzünü buruşturan zayıf muhalifler.
Bunun tam aksine bunlarla birlikte sizin yüzünüzü buruşturan sizi nefretle dinlemek zorunda bırakan olumsuz şeyler de konuşulacak.