Kelime tanımını bul

Could not find any definition of word "parıldayan"

"parıldayan" kelimesinin kullanım örnekleri.

Fakat birçok yöntem denemeniz rağmen yine de bembeyaz ve parıldayan gülüşlere sahip olamıyorsanız, bu durum sizin diş renginiz ile alakalıdır.

Gençlerimizin umutla parıldayan gözlerinde, coşkuyla çarpan yüreklerinde, Kurtuluş Savaşımızı zaferle taçlandıran irade, kararlılık ve inancı görüyoruz.

Onların heyecanla parıldayan gözlerinde, sevgiyle çarpan kalplerinde, bu vatanı, 99 yıl önce kanları ve canları pahasına muhafaza edip bizlere miras bırakan genç Mehmetçiğimizin irade, sebat ve inancını görüyoruz.

Biz aramızda şöyle konuştuk eğer biz başka şehirde bunlardan bir tanesi olsaydı o şehir hakikaten dünya ölçeğinde göz nuru gibi parıldayan bir şehir olurdu.

G703'te olduğu gibi, arka tarafta, dizüstü bilgisayar kullanımdayken parıldayan ROG logosu var.

Ağlarda parıldayan balıklar büyük bir heyecanla güverteye alınarak kasalandı.

Sizlerin gözlerinde parıldayan ışık, yüreğinizde yanan ateş, kalbinizdeki inanç bizi böyle düşünmeye sevk ediyor.

ALE, meteor yağmurunu simüle ederek, atmosfere girdiğinde parıldayan minik küreleri serbest bırakan mikro uydular geliştirdi.

Şu ışıl ışıl parıldayan sürecin kollarında birlikte aydınlanma fırsatını, bölünerek gri bir gezegene dönüştürüyoruz.

Muhteşem altın ve roze altın renk seçenekleriyle gelen MacBook, hem değerli taşlar gibi parıldayan bir güzellik hem de inanılmaz performans ve kullanım özellikleri sunuyor.