Güncel Türkçe Sözlük
-
-i, -e Herkese kendi payına düşeni aldırmak veya
vermek
"paylaştırmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Üç ana öğün ve üç ara öğün olmak üzere yeme alışkanlığınızı muhakkak altı öğüne paylaştırmak en önemli püf noktasıdır.
Söz konusu giysi, çantayı en az bir noktadan mesnetlemek üzere giysiye sabitlenmiş en az bir uzunlamasına şerit ve çantanın yükünü paylaştırmak üzere giysi ile irtibatlandırılmış en az bir ilave mesnetleme noktası ihtiva etmektedir.
Her şeyi üstlere, en üstlere sıralı sormak yerine yetkiyi paylaştırmak ve sorumlu kılmak bunun için de mantalite değişikliği veya bu doğrultuda yasal bağlamda yeniden yapılanmakla sonuç alınabilir.
Yani kendimiz ana yüklenici rolünde bulunup, Türkiye'deki diğer imalatçılara bu imalat yükünü paylaştırmak istiyoruz.
Ülkemizi daha da güçlendirmek, zenginleştirmek ve ortaya çıkan refahı milletimiz tüm fertlerine adil şekilde paylaştırmak için çalışmaya devam edeceğiz.
Bahçeli yerinde olsaydım öncelikle en az iki adaylı bir demokratik kongreyi planlar sonrasında kalma arzusuna bağlı olarak yönetimi paylaşmak sureti ile mesela MKYK üyelikleri ve genel başkan yardımcılıklarını paylaştırmak sureti ile kendime bir çıkış yolu arardım.
Murat Alper, amaçlarının hizmetteki Şehir Hastanelerinin deneyimlerini yeni açılacak hastanelerle paylaştırmak olduğunu söyledi.
Bayram, en yakında ve en uzakta olanın elini tutmak, onulmaz zannedilen yaraları sarmak, tüm insanlarla kardeş gibi, dost gibi kucaklaşmak, gözleri yolda kalanlara ümit olmak, yürekleri enkaz altında bırakmadan sevgiyi tüm insanlığa paylaştırmak ve gönüllerin kıvrımına sevgi köprüleri kurmaktır.
Kampanya boyunca toplanacak olan nakdi yardımları, yangında konut anlamında gerekse bahçe anlamında zarar gören vatandaşlarımıza zararları oranında paylaştırmak istiyoruz.
Ülkemizi daha da güçlendirmek, zenginleştirmek ve ortaya çıkan refahı milletimizin tüm fertlerine adil şekilde paylaştırmak için çalışmaya devam edeceğiz.