Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
tahammül
  • isim Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması
  • İnsanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma
    "Genç, tasavvurunun, tahammülünün fevkindeki bu hâllere karşı daima isyan ederdi." - A. H. Müftüoğlu

"tahammül" kelimesinin kullanım örnekleri.

Olgunlaşmak ya da akıllanmak demek, öncelikle bir toplumda herkesin kendinden farklı olanı kabullenmesi, farklı olana tahammül etmeyi bir hayat tarzı haline getirmesidir.

Gür, “Bu noktalarda biz istiyoruz ki, insanların o tahammül sınırları zorlanmadan, toplum gerilmeden mümkün olduğu kadar karşılıklı hoş görü ve anlayışlarla problemler çözülsün ve bu toplumda bir akışkanlık haline getirilsin.

Vicdanında ahlakın, adaletin ve haysiyetin kırıntısı kalanlar için bu alçalış tahammül edilebilir olmaktan çıkmıştır.

Kendisinde milletimize bağlılığın, ecdadımıza ve mukaddesatımıza saygının ve hatta hiç olmazsa vicdanında ahlakın, adaletin ve haysiyetin kırıntısı kalmış olanlar için bu alçalış tahammül edilebilir olmaktan çıkmıştır.

Böyle bir buluşmaya tahammül dahi edememeyi, demokrasiyle, demokratlıkla bağdaştırmak mümkün değil.

Birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunun diri tutulması adına görev yapan, ülkenin dirlik ve birliğine tahammül edemeyen hainlerce katledilen öğretmenlerimizi ve eğitim çalışanlarını şükran ve rahmetle anıyoruz.

Çoktan gitmiş olurlar zaten gittiklerinde, felik olsun diye değil, sadece ışıkları sönüyor onların tahammül ettiklerinde.

Taşkın kullanma belirlendiği takdirde el atmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığıyla tespit edilerek tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilmek suretiyle bunların en uygununa karar verilmelidir.

Namaz sonrası toplanan sivil toplum kuruluşları adına konuşan Güldeste Dernek Başkanı Murat Gülöz, Suriye'deki kardeşlerinin fotoğraflarına bile bakmaya tahammül edemedikleri derecede zalim, vahşi saldırılarla katledildiklerini dile getirdi.

Suudi Arabistan yönetimi tarafından yönlendirilen ve Riyad'a yönelik olumlu ya da olumsuz hiçbir tepkiye tahammül edemeyen Suudi troller, yönetimi savunmak için sadece muhaliflere değil dostlarını incitmek pahasına müttefikler dahil en ufak eleştiri yapan herkese saldırıyor.

Nasıl sosyal demokrat olacaksa, türbanlı işçiye bile tahammül edemeyen kıl kaknem türden bakış açısına sahip kaşarlanmış seçmenle Genel Başkan'ın 'işi çok zor' diye düşündüm.

Bursa'da şehit annesinin tepkisine tahammül edemeyenler, Türkiye'yi kamplaştırma noktasına getiriyor.

Açıklamada, üniversite yönetiminin eleştirilere tahammül etmediğine dikkat çekilerek, istihbarat birimlerinin keyfi uygulamaları nedeniyle bazı aktivistlerin kanunsuz bir şekilde gözaltında veya ev hapsinde tutulduğu hatırlatıldı.

Soyadı benzerliğine tahammül edemeyen katiller beni anasız, kardeşsiz ve çaresiz bıraktı.

Hiç kimsenin bu dava ve hareket içerisinde şahsi çıkarlarını önemseyerek davranması, kompleks ve kibre kapılması kabul edilebilir değil bilhassa içinde bulunduğumuz şartlar itibari ile asla tahammül edilemez.