Kelime tanımını bul

Could not find any definition of word "uyuşturan"

"uyuşturan" kelimesinin kullanım örnekleri.

Zamanı öldüren ve keyif geçirdiklerini sananları uyuşturan bir açık hava salonu.

Kulağı daha karmaşık müziğe alıştırırsan onu arar ama kapitalist sistemin dayattığı gibi uyuşturan ve salağa çeviren tek düze melodi, söz, ritme alıştırırsan daha zenginini beyin kabul etmez kolay kolay ve kaçar.

Mutluluğu ararken aklı uyuşturan alkole, neşeyi hüzne çeviren silaha, mahremiyet sınırlarını ihlale tevessül etmez.

Uyuşturan maddelerden etkilenen vakalarda bebeklerin uykuda oksijen seviyelerinde düşme gözlenmiştir.

İnsanımızı uyuşturan bu tür terör örgütlerine karşı panzehir ilimdir, akıl, vicdan, kalp ve irfan hürriyetidir.

İnsanımızı uyuşturan bu tür terör örgütlerine karşı da panzehir, ilimdir.

İnsanlar yaşamlarındaki iniş ve çıkışların üstesinden gelmek için bazen uyuşturucu ve uyuşturan ilaçlar kullanırlar.

Ancak, uyuşturucu ve uyuşturan ilaçlar bu iniş çıkışların asıl sebeplerini çözmez, bu yüzden kişi aynı şeyleri yaşamaya devam eder.