"mahiyet" ne demek

"mahiyet" kelimesinin kullanım örnekleri.

Raporda, 'Cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, adli dosya tetkikinde sanığın mezkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanmadığı, bu duruma göre Aysel Eshme'nin olay sırasında cezai sorumluluğunun tam olduğu oy birliği ile karar verilmiştir' denildi.

Bazen ortaya konan çok küçük bir amel, basit gibi görünen bir tavır ve pek dikkati çekmeyecek bir davranış ihlasa iktiran ettiğinden dolayı tasavvurları aşkın bir mahiyet alabilir.

Nevruz genel yapısı itibarıyla birleştirici, kaynaştırıcı, sevgi ve saygıyı tahkim edici, kuvvetlendirici bir mahiyet arz eder.

Bugün tehdit ve saldırıların niteliği daha hain ve alçakça bir mahiyet kazanmıştır.

Onlar da şahsıma 'Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını, bizim rahatsız olduğumuz terör örgütleriyle ilişkilerinin de taktiksel mahiyet taşıdığını' söylediler.

Bu seçim yerel bir seçim olmakla birlikte bunun üstünde bir mahiyet taşıyor.

Heyet, toplantının düzenini sağlamak, kanunlara karşı hareketleri, edep törelerine aykırı veya suç işlemeye kışkırtıcı mahiyet taşıyan söz veya fiilleri önleyecek, aykırı bir durum baş gösterdiğinde ise gerekirse zabıtayı çağıracak.

Vali Yavuz, geçmişiyle ve tarihiyle bağ kurmamış milletlerin ayakta kalamayacağını belirterek, sempozyumla Kanuni Sultan Süleyman Haftası etkinliklerinin uluslararası mahiyet kazandığını anlattı.

Dünyada seçim sistemlerinin de bu yönde bir eğilim içinde olduğu, gelişmiş ülkelerde dijital imkanların daha fazla uygulandığı dikkate alındığında, bizim bugün burada yapmış olduğumuz iş siyaseten öncü bir mahiyet taşıyor.

Yeni Anayasa değişikliği ile veto yetkisi farklı mahiyet kazandı, zorlaştı.

Ama o dönemde de bugün de, özellikle Avrupa'nın, batılı ülkelerin ki bunlar dünyanın en önde gelen, en zengin ülkeleri, göç, mültecilerle ilgili ortaya koydukları tavra baktığımız zaman, bunun insanlık adına utanç verici bir yapı, mahiyet arz ettiğini net bir şekilde görüyoruz.

Ancak zaruret durumunda zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değişmektedir.